Depresyon yaygınlığı toplumda %5-8 iken 65 yaş üstündeki popülasyonda %10-15’tir. Bu oran bakımevlerinde kalan yaşlılarda %40’lara çıkmaktadır. Depresyon için tanı ölçütleri yaş gruplarına göre farklılık göstermemektedir.Ancak klinikte farklı özellikler göze çarpabilir. Örneğin bazı hastalarda uyku ve iştah değişiklikleri ve enerji azalması gibi tipik belirtiler, çökkün duygudurum, ilgisizlik gözlenirken bazı hastalarda özellikle 80 yaş üstünde belirtiler daha farklı olabilir.
Hasta çökkünlük ve üzüntü tarif etmeyebilir. Sinirlilik, huzursuzluk ve içe çekilme gözlenebilir. Bazı durumlarda maskeli depresyon ve depresyon eşdeğerlerinden söz edilebilir. Örneğin çökkünlük tarif etmeyen ve depresif görünmeyen bir hasta kronik ağrı ve yorgunluktan yakınabilir veya sürekli sağlığından endişelenen bir hali olabilir. Yaşlı hastalarda depresyonun duygusal belirtilerinden çok somatik ( bedensel) ve kognitif (bilişsel) belirtiler ön plandadır. Çökkünlük tarif etmeyen yaşlılar hiçbir şey hissedemediklerinden veya ilgilerini ve zevk alma kabiliyetlerini yitirdiklerinden bahsedebilirler. Yaşlıların duygusal belirti tarif etmemeleri “üzüntüsüz depresyon” gibi kavramların kullanılmasına yol açmıştır.Yaşlılıkta intihar genel topluma göre 2 kat daha fazladır. Yaşlanmayla intihar girişimi azalır ama sonuca ulaşma oranı artar. Depresyon şiddetinin intihar düşüncesi için güçlü bir yordayıcı olduğu saptanmıştır. Bu nedenle intihar düşüncesinin sorgulanmasının yanı sıra, genel olarak depresyon şiddetinin değerlendirilmesi ve göz önünde bulundurulması, olası intihar riskini belirlemede önemli rol oynamaktadır.