İyi bir uyku gün içinde sağlıklı, güvenli, huzurlu, dingin ve hatta başarılı olmanız için enerjinizi yenileyen, beynimizi ve bünyemizi güne hazırlayan, belki de önceki deneyimlerimizi yaşantılarımızı, duygu ve düşüncelerimizi yeniden organize ettiğimiz, planlar yaptığımız, zorluklar karşısında stratejiler oluşturduğumuz yani doğacak yeni güne hazırlandığımız psikobiyolojik bir süreçtir.
Uyku o kadar önemlidir ki neredeyse hayatımızın üçte biri uykuda geçmektedir. Kaliteli bir uyku kişinin enerji ve dinçlik hissinde artmaya, dikkati ve konsantrasyonu güçlü kılarak, yaşama sevincimizi artırararak kaza ve yararlanma riskinin ve olasılığının azalmasına, daha olumlu düşünceye, artmış yaratıcılığa, ilişkilerde düzelmeye ve daha sağlıklı bir akla ve bedene, bir güne yeni bir başlangıc yapabilme duygusuna, gücüne, cesaretine, isteğine sahip olmamızı sağlar. Uyku bebekliğimizde biyolojik gereksinimlerimizin ön planda olduğu dönemlerde, ilk zamanlar biyolojik bir gereksinim olarak her uyuyup uyandığımızda acıkan karnımızın doymasının bize verdiği huzur ve enerjiyle ve bununla bağlantılı cesaret ve boş beynimizin doğal merakıyla, yeni bir günü, yeni birşeyleri deneyimleyebilme şansı tanımasıyla yaşama sevincimizin en önemli psikolojik unsurlarından biri haline gelir. Her yaşta insanlar uyku bozukluğundan etkilenebilir ama birçok kişi gerçekte uyku bozukluğu yaşadığından haberdar değildir.
Bazı uyku bozuklukları şu şekilde sınıflanabilir:
1 -Uykuya dalmada ve uykuyu sürdürmede zorluk
2 -Uygunsuz saatlerde uykuya dalmak
3 -Toplam uyuma saatinin fazla olması
4 -Horlama
5 -Uyku apnesi (uyku esnasında nefesin aralıklı olarak durması)
6 -Huzursuz Bacak Sendromu
7 -Uyku esnasında tekme atma
8 -Gün içi enerji azlığı ve yorgunluk
9 -Uykuda yürümek, alt-ıslatmak veya kabus görmek
10-Sabah uyanınca başlayan baş ağrıları, gün içi dikkat ve konsantrasyon kaybı
11-Uykuda idrar kaçırma
Uyku bozukluğu düşündüren bir belirti tarif eden kişilerde, hekim muayenesinde detaylı öykü alınır. Uyku hikayesinin kişinin varsa eşinden, ya da birlikte yaşayan kişilerden de alınması önemlidir. Tablonun uykunun hangi evresinde bir bozuklukla ilgili olduğu, bu uyku bozukluğunu yaratacak bir tıbbi sebep ya da ilaç kullanımı, bozuk uyku hijyeni olup olmadığı, altta yatan bir kaygı bozukluğu ya da depresyon olup olmadığı incelenir. Eğer kişinin yaşadığı uykusuzluk, saf bir uyku bozukluğu ise bazı durumlarda ilaç tedavisine hemen başlanır. Ancak uyku apnesi gibi daha karmaşık durumlarda ya da tablonun net ayrıştırılamadığı, daha önce tedavilerden fayda görmemiş kişilerde uyku laboratuvarında bir gece kalarak, uykusunun detaylı incelenmesi istenir.
Uyku laboratuvarında gece boyunca kişinin solunumu, beyin dalgaları, kas hareketleri, uyanma sayısı, horlama süresi ve elektrofizyolojik olarak uykunun evreleri incelenir. Tespit edilen soruna göre tedavi başlanır. Uyku laboratuvarları genellikle evdeki yatak odalarına benzer şekilde tasarlanmıştır, kişinin uyku ilacı olmadan yatması istenir. Kimi zaman kişinin eşi de kabul edilir ve evdeki alışkanlığı bozmadan birlikte uyumaları istenir. Birçok kişi sabaha kadar hiç uyumadığını iletir. Bu kişiler uyku incelemesi sonucunda 6-7 saat uyuduklarını gördüklerinde çok şaşırırlar. Burada yaşanan sorun uykunun evrelerinin dağılımının bozuk olması, kişinin daha yüzeysel ve dinlendirici olmayan uykuda çok vakit geçirmesi ve uykunun algılanamamasıdır.