Travma Sonrası Psikiyatrik Tedaviler

TSSB’da tedavinin en önemli parçası hastalığı tanıtmaktır. Çoğu zaman kişi ve çevresi yaşanan belirtilerin bir hastalık olduğunu düşünmez. Büyük bir felaket yaşamış, kayıpları olmuş birisinin üzülmesi, sıkıntı duyması, eski yaşamına dönmekte güçlük çekmesi, yas tutması normaldir.

Fakat bu süre uzuyorsa, kişinin aile, çalışma ve sosyal hayatı gibi işlevlerinde aksamalar devam ediyorsa tedavi alması gerekir. Tedavilerin yüzde yüz iyileşme sağlayacağını söylemek doğru olmaz ama bazı durumlarda tam düzelme bazı durumlarda daha az bir düzelme sağlanır. Düzelmenin daha kısıtlı olduğu durumlarda örneğin uyku bozukluğunun ortadan kalkması, alkol bağımlılığının engellenmesi ya da felaketi hatırlatan uyarıcılardan kaçınmanın azaltılması bile kişinin yaşam kalitesine ciddi bir katkıda bulunacaktır. Bu sebeple nelerin normal tepki, nelerin hastalık belirtisi olduğunun toplum tarafından ayırt edilebilmesi, hastalık belirtileri yaşanıyorsa nereden ne şekilde yardım alınabileceğinin bilinmesi son derece önemlidir. Fakat kişi durumunun hastalık olduğunu bilse dahi tedaviye başvurmaktan kaçınabilir. Hastalığın en önemli belirtilerinden birisi olayı hatırlatan yerlerden, kişilerden, duygulardan, düşüncelerden, konuşmalardan ve etkinliklerden kaçınmadır. Doktora başvurduğu takdirde depremin ayrıntılarının, kayıplarının, yaşadıklarının tekrar konuşulacağı düşüncesi çoğu zaman yardım istemeyi engeller. Tüm bunları konuşmak zor olacaktır ancak bir taraftan da iyileşmenin yolu bu duygu ve düşüncelerden kaçmamaktan geçer. Tedavi için başvurulan kişinin bu konuda deneyimli bir profesyonel olduğunu, tanı ve tedavi sürecini sizi incitmeden yapmaya gayret edeceğini, sizin hassasiyetlerinizi anlayacağını unutmamak gerekir. Tedavi sürecinde hekim kendi deneyimine, kişinin klinik durumuna ve eldeki imkanlara göre ilaç tedavileri ve çeşitli terapi yöntemlerini kullanabilir.

İlaç tedavileri

Travma sonrası stres hastalığı beyindeki kimyasal dengede bir bozulma sebebiyle ortaya çıktığı için bu dengeyi tekrar düzenleyecek ilaçların tedavi sürecindeki önemi büyüktür. Tedavide ana hedef yeniden yaşamalar, kabuslar ve aşırı uyarılmışlık belirtilerini azaltmak, kişiyi eski işlevsellik düzeyine ulaştırmaktır. Antidepresan ilaçların uygun doz ve süre kullanımı ile birçok olguda düzelme sağlanır. İlaç tedavisi ile sadece travma sonrası stres bozukluğunda düzelme sağlanmakla kalmaz, sıklıkla eşlik eden depresyon ve diğer kaygı bozukluklarının da tedavi süreci başlamış olur. Çoğu defa altı sekiz hafta ilaç kullanımı ile belirgin bir düzelme yakalanır ancak hastalığın tekrarlamasının engellenmesi için koruyucu olarak ilaca en az bir yıl süre ile devam etmek gerekir. İlaç tedavisinin erken kesildiği durumlarda hastalık belirtilerinin tekrar etme ihtimali yüksektir.

Psikoterapi

Kaçınma belirtileri, hastalığı ve kayıpları inkârı, duygusal kısıtlılığı olan hastalarda ilaç tedavisine cevap yeterli olmayabilir. Bu vakalarda psikoterapi desteği de almak gerekir. Psikoterapide ilk koşul güven ilişkisi kurabilmektir. Gevşeme, stresi azaltabilme, olayla yüzleşebilme, duyguların ifadesini sağlama ve sağlıklı baş edebilme yollarının gelişimi terapi sürecinin başlıca hedefleridir. Benzer felaketi yaşamış kişilerle birlikte katılınan grup terapileri tecrübelerin paylaşımı ve grup desteğinin sağlanması ile son derece faydalı olabilir. Tüm ailenin katıldığı aile terapilerinde ise ailesel çatışmalar çözümü, aile bireylerinin hastalık belirtilerinin farkına varması, bozulmuş olan aile ilişkilerinin tekrar kurulması hedeflenir.

Bireysel psikoterapilerde kişinin travmatik anıları çok canlı, uyarılmışlık belirtileri fazla, korku ve panik hissi yoğun ise öncelikle kişinin daha sakin ve kontrollü olabilmesi hedeflenir. Kaçınma belirtileri, içe kapanıklığı, ilgi ve istek azalması, duygusal fakirlik ön planda ise duygusal boşalma sağlanması hedeflenir. Travmatik olayla ilgili canlı hayaller kurup üzerine gitme ile başlayıp felaketi hatırlatan ortamlara girebilme, kaçındığı durumlarla yüz yüze gelebilme alıştırmaları ile devam eden davranışı değiştirmeye yönelik teknikler son derece yararlı olabilir. Yine daha sonraki bölümlerde ayrıntılı biçimde anlatılacak olan göz hareketlerini duyarsızlaştırma teknikleri, felaketle ilgili duygu ve düşünceleri yeniden inşa etme teknikleri, gevşeme tekniklerinin öğretilmesi de uygulanabilecek terapiler arasında sayılabilir. Tedavilere yeterince cevap vermeyen, ciddi yeti kaybı ile devam eden, intihar riski ya da saldırganlık tehlikesi taşıyan durumlarda ise hastanede yatarak uygulanacak bir tedavi çok daha etkili olacaktır.