Teorik olarak evlenemezler, pratik olarak evlenebilirler. Türk Medeni Kanunu’na göre akıl hastaları evlenemez. Şizofreni de bir akıl hastalığı olarak kabul edildiğinden yasal olarak evlenmeleri yasaklanmıştır.
Ancak şizofrenisi olan bazı kişilerin aileleri tarafından evlendirildikleri görülmektedir. Bu evlilikler diğer tarafın itirazı olmadıkça yasal işleme tabi olmazlar. Türk Medeni Kanunu, nikah töreni sonrasında eşlerden birinin akıl hastası olduğu resmen kanıtlanabilirse, öbür eşe evlenmenin geçersiz sayılması için başvuru hakkı tanımıştır. Kişi yeni evlendiği eşinin şizofreni olduğunu öğrenir ve yasal süre içinde yasal yollara başvurursa, ilgili mahkeme söz konusu eşi psikiyatrik muayeneye sevk eder. Hasta olduğu sağlık kurulu raporu ile belgelenirse nikah geçersiz sayılır. Ancak günlük pratikte bu madde ile ilgili talebe sık rastlanmamaktadır. Evllik kurumu içinde bir araya gelen çiftler, hastalıkla mücadeye birlikte devam etmektedir.
Nikah esnasında hastalık yok, ancak evlendikten sonra hastalık başlarsa bu tek başına boşanma sebebi sayılamaz. Türk Medeni Kanun’una göre; ‘akıl hastalığı’ sebebiyle boşanmanın mümkün olabilmesi için sadece rahatsızlığın mevcudiyeti yeterli değildir. Ek olarak; hastalık en az 3 yıldan beri devam etmelidir, rahatsızlık dolayısıyla rahatsızlığı olan eş müşterek hayatın devamını diğer taraf için çekilmez hale getirmiş olmalıdır ve rahatsızlığın şifası mümkün olmamalıdır.
Yasal çerçeve bir yana. evliliğin ciddi kişinin bu kararı alırken öncelikle kendi sorumluluklarını yerine getirip getiremediğini iyi değerlendirmesi gerekir. “Evlensin, iyileşir” şeklindeki yaygın görüş hatalıdır. Herşeye rağmen, kişi şizofreni tanısı olan birisiyle evlenecekse, evlilik girişiminde bulunmadan önce hastanın hekimine danışılması ve hastanın evleneceği kişiye önceden ayrıntılı bilgi verilmesi uygun olur.