Panik Bozukluk Nedir

Panik ataklar aniden ortaya çıkan çok şiddetli kaygı nöbetleridir. Genellikle bir tetikleyici ile başlar. Bu tetikleyiciler kişinin korku duyduğu bir uyaran olabileceği gibi hafif bir çarpıntı, nefes açlığı, uyuşma hissi, sindirim sistemi belirtileri vs. gibi bedensel duyumlar da olabilir. Kişi bedensel duyumlarına odaklanır.

Bu odaklanma duyumları daha belirgin ve şiddetli algılamasına neden olur. Beraberinde bu belirtilerin ciddi bir hastalığın ya da tehlikeli bir durumun işareti olarak düşünülmeye başlanır. Bu kaygıya, korkuya hatta giderek dehşete dönüşebilir. İnsanın kaygısının artması anksiyetenin fizyolojik tepkilerinin ortaya çıkmasının yolunu açar. Bu fizyolojik tepkiler: Kalpte hızlanma, ağız kuruması, nefesin hızlı ve kesik kesik olması, terleme, titreme, ellerde ayaklarda uyuşma, baş dönmesi, bulantı, kendi bedeninden ayrılıyormuş, ona yabancılaşıyormuş hissi, çevreye yabancılaşma hissi gibi belirtilerdir. Tüm bu belirtiler insanda korktuğu şeyin olmakta olduğuna, örneğin kalp krizi geçirdiğine, ya da nefessiz kalıp boğulacağına ya da çıldıracağına olan inancının artmasına sebep olur. Bu durumda kaygı daha da şiddetlenir, kaygının şiddetlenmesiyle birlikte belirtiler daha da artar. Sonuç panik ataktır. Belirtiler saniyeler dakikalar sürebilir, genellikle 10 dakika gibi bir süre yoğun olarak yaşanır, sonrasında yavaş yavaş azalır.

Panik atak tek başına psikiyatrik bir tanı değildir. Örneğin fobisi olan bir kişi fobi nesnesiyle karşılaştığında panik belirtileri gösterebilir. Post travmatik stres bozukluğu olan bir kişi travma anını hatırlatacak bir durumla karşılaştığında panik atak yaşayabilir vb. Panik bozuklukta ise yineleyici ani panik ataklar söz konusudur. Kişi başka atakların da olacağına ilişkin sürekli bir kaygı yaşar. Ataklarla ilgili olarak belirgin kaçınma ve önlem almaları vardır (alışveriş merkezine gitmeme, toplu taşım araçlarına binmeme, gideceği güzergahta hastane- sağlık kurumu belirleme, yanında ilaç taşıma vb.). Bu duruma agorafobili panik bozukluk adı verilir. Agorafobi panik atağın ya da benzeri semptomların ortaya çıkması durumunda yardım sağlanamayabileceği ya da kaçmanın zor olabileceği yerlerde ya da durumlarda bulunmaktan kaygı duymak ve kaçınmaktır. Panik atak yaşayanlar bu atakların sonucunda ortaya çıkabilecek ciddi bir tehdit algısı içindedirler. Kalp krizi geçirmek, nefessiz kalıp boğulmak, çıldırıyor olmak, bayılmak vb. sonrasında panik atağın kendisi kişi için çok korkulan bir durum olmaya başlar. Atakları tekrar yaşayacaklarına dair yoğun bir kaygı yaşarlar.

Terapide ilk önce panik atakların hangi durumlarda, ne sıklıkta ortaya çıktığı değerlendirilir. Danışanın yaşadığı ilk atak ya da iyi hatırladığı bir atak ele alınır. O atak esnasında bedeninde ne hissetti? Bu bedensel duyumlarını nasıl yorumladı, ne düşündü? Aşama aşama ayrıntılı olarak ele alınır. Böylece danışan yaşadığı korkuyla bensel duyumlarını nasıl değerlendirdiği, nasıl yorumladığı arasındaki ilişkiyi görür. Kaygı ve insan kaygılıyken ne olup biter? Kaygılıyken bedenimizde ne gibi fizyolojik belirtiler yaşarız? Bunları neden yaşarız? Tüm bunlar danışanla konuşulur. Sonrasında danışana iki varsayım sunulur. O an yaşadıkları gerçekten korktuğu şeydi. Yani gerçekten kalp krizi geçiriyordu ya da boğuluyordu, ya da çıldırıyordu vs. İkinci varsayım o an yaşadıkları insan kaygılıyken ortaya çıkabilen nahoş ama tehlikesiz fizyolojik tepkiler. Bu iki varsayım üzerinde durulur. Kanıtlar, var olan bilgiler hangi varsayımı destekliyor? Amaç hissettiği ve tehlikeli olarak değerlendirdiği bedensel duyumların aslında insan kaygılıyken ortaya çıkan nahoş fakat aslında tehlikeli olmayan, doğal kaçma savaşma tepkisi semptomları olduğunun farkına varmasıdır. Sonrasında danışanla bu ki varsayım deneysel olarak test edilir. Devam eden görüşmelerde danışanın yaşadığı ataklar bu şekilde ele alınmaya devam eder. Buna bilişsel yeniden yapılandırma denir. Danışanın kaçındığı durumlar ve güvenlik davranışları belirlenir. En az kaygı duyduğu durumdan en şiddetlisine doğru bir hiyerarşik sıralama yapılır ve aşama aşama danışan bu kaçındığı durumlara maruz bırakılır. Başlangıçta bunu terapistle beraber yaparlar. İlerleyen seanslarda kendisi bu exposure deneylerini yapar. Her deneyim seansta terapistle birlikte yeniden ele alınır, değerlendirilir. Danışan bu deneyleri yaptıkça zamanla panik hissi ve sıklığı azalmaya başlar

Panik ataklar ve panik bozukluğun tedavisinde bilişsel davranışçı terapi çok etkili bir yöntemdir. O kadar ki son bilimsel çalışmalar etkinliğinin %85 hatta %100 e yakın olduğunu göstermektedir. Tek başına BDT Psikiyatrik ilaç tedavisi artı bilişsel davranışçı terapiden bile daha etkili bulunmuştur. Terapi ortalama 15 seans (10-20 seans arası) devam eder. Başlangıçta seanslar haftada 2 hatta 3 görüşme şeklinde daha sık olabilir. İyileşme etkisinin genellikle 5-8 seanslardan itibaren ortaya çıkması beklenir. Zamanla, danışan kendini daha iyi hissettikçe seansların sıklığı azalır.