Doğum sonrası dönem psikiyatrik hastalıklar için riskli bir dönemdir. Pekçok hastalığın ortaya çıkma hızı bu dönemde artar. Gebelik esnasında ve sonrasında başlayan ruhsal hastalıklar arasında obsesif kompulsif bozukluk özel bir yer tutar.
OKB başlangıcı olarak ilk çocuğunun doğumunu gösteren kadın sayısı oldukça fazladır. Araştırmalarda OKB’li kadınların yaklaşık %20-40’ı hastalıklarının doğum sonrası başladığını bildirmişlerdir.Gebelik esnasında bulaşma ve temizlik obsesyonları sık iken, doğumdan sonra bebeğe zarar geleceği düşüncesi, bebeğe zarar verme obsesyonları ve fobik kaçınmalar sık izlenir. Genellikle doğumdan sonraki birkaç hafta içinde hızlı bir başlangıç yapan belirtiler, bebekle ilgili ise anneyi yoğun strese sokar. Bebeğe iyi bakamama, ya da kendisi zarar verecekmiş gibi düşüncelere kapılan anne yoğun suçluluk ve yetersizlik hisseder. Çoğu aman bu düşünce kendilerine de çok yabancı gelir, utanır ve aile bireylerine anlatamazlar. Anlatsalar dahi “olur mu öyle şey, zarar vermezsin, alışacaksın” gibi basmakalıp sözler duyarlar. Yavaş yavaş anne içe kapanır, bebeğe verebileceği zararı önlemek için çocukla yalnız kalmamaya, uzaklaşmaya başlar.
OKB nin yaşam boyu görülme oranı %2-3 civarında iken, doğum sonrası dönemde bu oran %5 e çıkar. Nadir bildirilen olgularda, eşinin doğumundan sonra, erkeklerde de OKB başlayabilir. Bu bildirilen olgularda obsesyonlar eşine ve bebeğe zarar verme ile ilişkilidir. Her ne kadar erkek doğum yapmamış olsa da hastalık içeriğinin benziyor olması dikkat çekicidir.
Kadınlarda doğumdan sonraki hızlı başlangıç, doğum ile bir anda değişen steroidler, östrojen ve progesteron düzeylerinin, serotonin adı verilen beyin kimyasalının çalışmasında bozukluğa yol açması ile ilişkilendirilmiştir.
Doğum sonrası dönemde izlenen OKB’nin tedavisinde de tıpkı hayatın diğer dönemlerinde izlenen OKB’nin tedavisi gibi en etkili yöntem serotonin dengesini düzenleyen ilaçlar ile birlikte bilişsel davranışçı terapi uygulanmasıdır. Terapide hastalar kaygı duydukları duruma kontrollü ve kademeli biçimde maruz bırakılırlar ve kaçınmaları engellenir. Bebeğimi keserim diye mutfak çekmecesine ve bıçaklara yaklaşamayan kadının bıçakla yavaş yavaş temasının sağlanması gibi.. Anne ve çocuk bağı yeniden kurulur. Eğer anne bebekle yalnız kalmak istemediği için eve yerleşen aile büyüğü varsa ya da eşi çalışmayı bırakmışsa, aileye eğitim verilerek bu durum engellenir.
İlaç tedavileri etkilidir ancak bir özel sorun, emzirmedir. Anne emzirdiği için ilaç kullanmak istemeyecektir. Fakat annenin tedavi almadığında stres sebebiyle sütünün kesilmesi ya da kalitesizleşmesi, bebeğe hastalık sebebiyle iyi bakım verememesi, anne-çocuk bağının kurulamaması gibi sorunlar, anne sütü alamamaktan daha ciddi problemlere yol açar. Emziren annelerde kar-zarar analizi yapılarak kullanılabilen bazı ilaçlar mevcuttur. Manyetik uyarım tedavisi gibi bazı yeni yöntemler, emzirmeye engel olmamaları sebebiyle denenebilir.